باب
وجوب الرواية
عن الثقات
وترك
الكذابين، والتحذير
من الكذب على
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم.
1 MEVSUKLARDAN RİVAYET
VE YALANCILARI TERK ETMENİN VUCUBU BABI
@واعلم،
وفقك الله
تعالى، أن
الواجب على كل
أحد عرف
التمييز بين
صحيح
الروايات
وسقيمها. و
ثقات
الناقلين
لها، من
المتهمين. أن
لا يروي منها
إلا ما عرف
صحة مخارجه.
والستارة ((والستارة)
ما يستتر به،
وكذلك السترة.
وهي هنا إشارة
إلى الصيانة)
في ناقليه.
وأن يتقي منها
((وأن يتقي
منها) ضبطناه
بالتاء
المثناة فوق،
بعد المثناة
تحت، وبالقاف.
من الاتقاء وهو
الاجتناب. وفي
بعض الأصول
وأن ينفى
بالنون
والفاء، وهو
صحيح أيضا.
وهو بمعنى
الأول) ما كان
منها من أهل
التهم
والمعاندين.
من أهل البدع.
—Allah Teala seni
muvaffak kılsın— Bilmiş ol ki, rivayetlerin sahih ile sakîmini onları
nakledenlerin mu'temed olanlarıyla, müttehemlerini bir birinden ayırmayı bilen
herkese vacib olan : 1- O rivayetlerden
mahreclerinin sahîh, ravîlerinin mu'temed olduklarını bildiklerinden başkasını
rivayet etmemek; 2- Töhmet altında olan
aşırı bid'atçıların rivayetlerinden sakınmaktır.
والدليل
على أن الذي
قلنا من هذا
هو اللازم دون
ما خالفه - قول
الله جل ذكره:
{يا أيها
الذين آمنوا
إذا جاءكم
فاسق بنبأ
فتبينوا أن
تصيبوا قوما
بجهالة
فتصبحوا على
ما فعلتم
نادمين}. وقال
جل ثناؤه: {ممن
ترضون من الشهداء}.
وقال عز وجل:
{وأشهدوا ذوي
عدل منكم}. فدل
بما ذكرنا من
هذه الآي - أن
خبر الفاسق
ساقط غير
مقبول، وأن
شهادة غير
العدل مردودة.
والخبر، وإن
فارق معناه
معنى الشهادة
في بعض الوجوه،
فقد يجتمعان
في أعظم
معانيهما. إذ
كان خبر الفاسق
غير مقبول عند
أهل العلم. كما
أن شهادته
مردودة عند
جميعهم. ودلت
السنة على نفي
رواية المنكر
من الأخبار.
كنحو
دلالة القرآن
على نفي خبر
الفاسق. وهو
الأثر
المشهور ((وهو
الأثر
المشهور) هذا
جار على المذهب
المختار الذي
قاله
المحدثون
وغيرهم،
واصطلح عليه
السلف
وجماهير
الخلف. وهو أن
الأثر يطلق
على المروي
مطلقا. سواء
كان عن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم أو
عن صحابي) عن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم " من
حدث عني بحديث
يري أنه كذب
فهو أحد
الكاذبين".
((يري) ضبطناه
يري بضم
الياء. وذكر
بعض الأئمة
جواز فتح الياء
من يرى وهو
ظاهر حسن.
فأما من ضم
الياء فمعناه
يظن. وأما من
فتحها فظاهر،
ومعناه وهو يعلم).
(فهو أحد
الكاذبين) قال
القاضي عياض:
الرواية فيه
عندنا
الكاذبين على
الجمع. ورواه
أبو نعيم
الأصبهاني في
كتابه
المستخرج على
صحيح مسلم، في
حديث سمرة،
الكاذبين،
بفتح الباء وكسر
النون على
التثنية).
Söylediklerimizin
aksinin değil, asıl bizim söylediklerimizin lazım geldiğine delil: Allah
Zülcelal'in şu kavl-i kerîmidir: «Ey iman edenler! Eğer fasık’ın biri size bir
haber getirirse, aslı olup olmadığını araştırın. Yoksa bilmeyerek bir kavme
sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz»
[Hucurat 6]
Allah Teala: «Razı
olduğunuz şahidleri (getirin) [Bakara
282] ve. «Sizden iki adaletli kimseyi şahid getirin.» [Talak 2] buyurmuştur.
Zikrettiğimiz bu
ayetler, fasıkın haberinin itibardan sakıt olup kabul edilmediğine; adil
olmayanın da şahidliğinin reddedileceğine delalet etmektedirler.
Haberin ma'nası bazı
suretlerde şehadetin ma'nasından ayrılırsa da birçok ma'nalarında her ikisi
birleşirler. Çünkü fasık’ın haberi ulemaya göre makbul değildi. Nitekim
şehadeti dahî bütün ulemaca merduddur. Fasıkın haberi kabul edilmeyeceğine
Kur'an delalet ettiği gibi, münker haber rivayetinin kabul edilmeyeceğine de
sünnet delalet etmiştir. O da, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den
meşhur olarak nakledilen şu eserdir
‘‘Her kim yalan olduğu
zannedilen bir sözü benden (olmak üzere) rivayet ederse kendisi de
yalancılardan biridir.’’
حدثنا
بكر بن أبي
شيبة. حدثنا
وكيع، عن
شعبة، عن
الحكم، عن
عبدالرحمن بن
أبي ليلى، عن
سمرة بن جندب.
ح وحثنا بكر
بن أبي شيبة
أيضا. حدثنا وكيع،
عن شعبة
وسفيان، عن
حبيب عن ميمون
بن أبي شبيب،
عن المغيرة بن
شعبة؛ قالا:
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم ذلك.
[:-1-:] Bize Ebu Bekir b. Ebî
Şeybe anlattı. Dediki: bize Veki* Şu'be'den o da el-Hakem'den o da Abdurrahman b.
Ebî Leyla'dan o da Semuretu'bnu Cündeb'den naklen rivayet etti. Bize yine Ebu Bekir b. Ebî Şeybe anlattı.
Dediki: Bize Veki' Şu'be ile Süfyan'dan onlar da Habib'den o da.Meymun b. Ebî
Şebîb'den o da Muğîreti'bni Şu'be'den işitmiş olarak rivayet etti. Semure ile
Mugîre:
«Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) bunu söyledi.» demişler.
باب
تغليظ الكذب
على رسول الله
صلى الله عليه
وسلم.
2- Rasulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem)'eYaIan Uydurmanın Ağır Vebal Olduğu Babı
وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا غندر،
عن شعبة. ح
وحدثنا محمد
بن المثنى
وابن بشار.
قالا: حدثنا
محمد بن جعفر.
حدثنا شعبة،
عن منصور، عن
ربعي بن حراش؛
أنه سمع عليا
رضي الله عنه
يخطب. قال: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: "لا
تكذبوا علي
فإنه من يكذب
علي يلج النار".
[:-2-:] (1 / 1) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivayet etti:
(Dediki:) Bize Şu'be'den naklen Gunder rivayet etti. H. Bize: Muhammed b. el-Müsenna ile İbni Beşşar'da
rivayet ettiler. Dediler ki: Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki:)
Bize Şu'be Mansur'dan o da Ribî b. Hıraş'dan rivayet etti ki: Rib'î b. Hıraş, Ali (r.a.) i hutbe okurken işitmiş. Alî
(radiyallahu anh) şöyle demiş: — Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) :
«Benîm üzerimden yalan
uydurmayınl Çünkü her kim benim üzerimden yalan uydurursa Cehennemi
boylar.» Buyurdular.
Diğer tahric: Buhari,
106; Tirmizi, 2660, 3715 (uzunca); İbn Mace, 31; Tuhfetu'I-Eşraf, 10087
NEVEVİ ŞERHİ :
Rasulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem)'eYaIan Uydurmanın Ağır Vebal Olduğu Babı
Bu
babta "Benim adıma yalan uydurmayın çünkü benim adıma yalan uyduran kişi
cehenneme girer." Diğer rivayette (3 no'lu hadis) de: "Kasten bana yalan
uyduran cehennemdeki yerine hazırlansın." Bir başkasında (4) "kasıtlı
olarak bana yalan uyduran" bir diğerinde: (5) "Şüphesiz benim adıma
yalan uydurmak herhangi bir kimse adına yalan uydurmak gibi değildir. Kasten
bana yalan uyduran bir kimse cehennemdeki yerine hazırlansın" şeklindedir.
Bu
hadisin senedIerine gelince "Gunder" ismi ğayn ötreli, nun sakin, dal
harfi fethalıdır. Bu isimde meşhur olan okuyuş şekli budur. Cevheri Sihah'ında
Gunder ve Gundur denileceğini ifade etmektedir. Adı Muhammed b. Cafer
el-Huzli'dir. Huzeyl oğullarının azatlısı olup Basralı Ebu Abdullah künyelidir.
Künyesinin Ebu Bekr olduğu da söylenir. Gunder bir lakaptır, bu lakabı
kendisine İbn Cureyc vermiştir.
Bizim
Ubeydullah b. Aişe'den rivayetimize göre o Bekr b. Külsum es-Sülemi'den şöyle
dediğini nakletmektedir: İbn Cureyc Basra'ya yanımıza geldi. Ahali onun
etrafında toplandı, Hasan-ı Basri'den bir hadis nakletti. Ahali onun bu
rivayetine karşı çıktı. İbn Aişe dedi ki: İşte İbn Cureyc o gün kendisine
Gunder adını verdi çünkü Gunder kendisine çokça itiraz edince İbn Cureyc ona:
Sus
ey Gunder, dedi çünkü Hicaz ahalisi kötülüğü körükleyen kimselere
"Gunder" derler.
Gunder'in
ilginç hallerinden birisi de -Allah'ın rahmeti üzerine olsun- elli yıl boyunca
bir gün oruç tutup, bir gün tutmamayı sürdürmesidir. 193 yılında Zilkade ayında
vefat etti. 194 yılında vefat ettiği de söylenmiştir. (1/65)
Senedinde
Rib'i b. Hiraş'da vardır. Ravehı harfleri kesrelidir. Mukaddimede son fasılda
Buhari ve Müslim'in Sahihlerinde onun dışında ismi noktasız ha ile başka bir
ravinin olmadığını, diğerlerinin ise noktalı hı ile olduğunu belirtmiş idik.
Rib'i b. Hiraş b. Cahş, Abs oğullarından olup Kufelidir. Künyesi Ebu Meryem
olup ölümünden sonra konuşan Mesud'un kardeşidir. Her ikisinin de kardeşinin
adı Rabi' dir. Rib'i tabiinin büyüklerinden ileri gelen birisidir. Asla yalan
söylememiştir. Ölümden sonra akıbetinde nereye gideceğini bilinceye kadar
gülmeyeceğine yemin etmiş ve ancak ölümünden sonra güldüğü tespit edilmişti.
Kardeşi Rabi' de aynı şekilde cennette mi yoksa cehennemde mi olacağını
bilinceye kadar gülmeyeceğine yemin etmişti. Onun cenazesini yıkayan kişi:
Teneşiri üzerinde biz onu yıkayıp bitirinceye kadar gülümseyip durdu, demiştir.
Rib'i
101 yılında vefat etti. 104 yılında vefat ettiği söylendiği gibi Haccac'ın
valiliği döneminde vefat ettiği de söylenmiştir. Haccac da 94 yılında vefat
etmiştir .